Ömrün
sohbaharı geldi mi,
yaprak gibi bir bir
toprağa düşüyor
insanlar...
Ayeti kerime de
öyle demiyor mu?..
"Her canlı ölümü tadacak" ...
Ne kadar yaşarsan
yaşa,
mutlak sondan kaçış yok!..
Samsun'un sevilen ve renkli siması
Yılmaz Türkoğlu'nu da 
kaybettik...
Onu emekli olduktan sonra 
daha çok
cenazelerde
görüyordum...
Çünkü, o bu şehirde
anıları olan
insanlardandı...
Daha önce bu köşede yazmıştım...
12 Eylül öncesi;
kardeşin kardeşe
düşman edildiği yıllardı...
Rahmetli Adnan Demirel,
sağcı, Yılmaz Türkoğlu da 
solcuydu...
Her ikisi de aynı mahallenin çocuklarıydı...
Birbirlerini siyaseten değil ama
adamlıkta severdi...
Günün birinde,
Adnan Demirel'e bazı sağcı 
arkadaşları, Yılmaz Ağabeyi sormuşlardı. Adnan Abi anlamıştı. 
Hızlı solculardan Yılmaz Türkoğlu'nu
vuracaklardı. Adnan Demirel, "Sakın ha" dedi, "Karşınızda beni bulursunuz"...
Rahmetli Adnan Demirel, bunları anlattıktan sonra
devreye Yılmaz Türkoğlu girer,
o da bu olayın bir benzerini
Adnan Demirel için yaptığını anlatırdı...
Siyasi yelpazenin
farklı yerlerinde olmalarına rağmen
dostlukları bozulmamıştı...
Her ikisi de
cenaze törenlerinin
müdavimiydi...
Yaşadıkları
bu olayı 
çokça dinlediğim halde,
başkaları da
ders çıkarsın diye sık sık onlara anlattırırdım...
Dedim ya ikisi de
cami avlularının
değişmez ismiydi...
Uzun yıllar önceydi...
Yönetim Kurulu
Başkanımız Erkan Akyüz kardeşimle,
Büyük Cami avlusunda
bir tanıdığın cenazesindeydik...
Erkan Akyüz, Yılmaz Abiye,
"CHP'nin cenazelerden sorumlu adamı" diye takıldı.
Hatta, ona caminin karşısındaki bir işhanına
büro açacağını espriyle söylediğinde,
gülüşmüştük...
Onu cenazede görmediğimiz zamanlarda,
"Acaba hastalandı mı?" diye
sorduğumuz da çok olmuştu...
Hiç eringenlik göstermeden
Gerze'den sırf cenaze için
Samsun'a gelirdi...
Hey gidi Yılmaz Abi hey!..
Ne zarif bir insandı!..
Kırılırdı ama
asla kırmazdı!..
Dün, Kılıçdede Camii'nin avlusuna,
en kalabalık günlerinden
birini 
yaşattı!..
Acı ve tatlı günlerinde yalnız bırakmadıkları
sel olmuş, avluya akmıştı...
Ona da  bu yakışırdı...
Mekanın cennet olsun, Yılmaz Abi...