Eskiler,
bol keseden atanları ve
boş boş konuşanları, daha da açıkçası
palavracıları,
"işkembe-i kübradan sallama"
diye uyarırdı...
Yani, kalın bağırsaktan
daha da edeplicesi
"karnından
konuş...
Eskiler,
bol keseden atanları ve
boş boş konuşanları, daha da açıkçası
palavracıları,
"işkembe-i kübradan sallama"
diye uyarırdı...
Yani, kalın bağırsaktan
daha da edeplicesi
"karnından
konuşma"
derlerdi...
Toplum, o zamanlar
bilgi sahibi olmadan
fikir sahibi olanların
cahil cesaretlerine
karşı tepkili ve haliyle de mesafeliydi...
O yüzden de
bu tipler, kolay kolay
ortama
çıkamazdı...
Şimdi öyle mi?..
Açın TV'yi,
çoğu kanalda,
fikir beyan etmek yerine
programın daha çok izlenmesi
ve gündemde kalması
için
saçma sapan
konuşan tipler
var!..
Hatta, yumruk yumruğa kavga aşamasına gelebilecek
tartışmalar yaratan
moda deyimle "popüler" isimler...
Adamlara
suç bulmuyorum...
Seyirci, bu tür programları seviyor...
TV'ler de haklı olarak, izlenme oranlarına
göre reklam pastasından
pay almak için
bunu yapıyor...
Sıkıntı, ölçünün olmayışında...
Bizdeki
merkez akım TV'lerin programlarında
görülen
"Kayıkçı kavgası"
gibi tartışmaların nedeni de budur!..
Bu programlarda,
sesini yükselten
ya da bağırıp çağıran
haklıdır!..
Bu tür insanların da
izleyicisi var, o da ona göre
davranır!..
Arz-talep meselesi...
Oysa Hz. Mevlana ne güzel demiştir:
"Sesini değil, sözünü yükselt. Yağmurlardır yaprakları büyüten
gök gürültüleri değil."
Daha çok tüketen
bir toplumu
hazırlayan
yapı,
insani
değerleri de
sürükleyip
yıktıkça;
her alanda
zarafeti ve nezaketi
bulmak da güçleşiyor...
O nedenle
sevgi ve saygıyı yüceltip,
had bilmek
ve bazen de haddini bildirmek
gerekiyor...
Örgütlü olunduğunda,
milli hassasiyetlerin
özüne dokunanlara
karşı tepki gösterildiğinde,
nasıl geri adımlar
atıldığına tanık olduk!..
Sessizlik çaresizliktir!..