https://www.youtube.com/watch?v=-5fyfsKzgNI
Samsun’da herkesi
derinden etkileyen
taciz iddiası
sonrasında,
tanınmış avukatlardan biri
muhabirimiz
Hakan Akgün’ü arayarak,
“O öğretmenin,daha önceki taciz iddiasındanda 25 yıl hapse mahkum olduğunu”
söylediğinde,
inanamadım…
Araştırdık ki,
o kişinin
daha önce de
benzer bir olaydan
hakkında soruşturma açılmış!..
İşin ilginç yanı,
“öğretmen” diyesim gelmeyen
kişi,
25 yıl hapis cezası
aldığı dava sürecinde de
bir taciz iddiasına daha
karışmış!..
Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin
verdiği 25 yıl hapis cezası
dava dosyası, 4 yıldır
Yargıtay’da bekliyormuş!..
Şimdi soralım!..
Bu kişi suçlu da
onu benzer taciz olaylarında
birkaç kez
adı geçtiği
ve tutuklu kaldığı
halde yeniden görevine
dönmesini sağlayanlar masum mudur?..
Tamam anlıyorum…
Yasa var, hukuk var!..
Herkes, suçu ispat edilene kadar
masumdur!..
Ancak, böyle “tıynetsiz” birini
Milli Eğitim bünyesinde
başka bir göreve atamak çok mu zordu?..
Yeniden bir okula atama yapmak,
bu kişiye fırsat vermek
değil midir?..
Çuvaldızı kendimize de batıralım biraz!..
Olayın gerçekleştiği gün,
okulun ismini
haberde kullanmamamız gerekirdi…
Öyle ya herkesin
orada eğitim-öğretim gören
çocukları var, aileleri var…
Aynı zamanda
okulun
adını vererek,
orada görev yapan haysiyetli öğretmenleri
de sıkıntıya sokmuş olmadık mı?..
Olayın kamuoyuna yansımasından sonra
ne zorluklar çektiler kim bilir?..
Bitmedi daha…
Böylesine iğrenç olaylarda,
dava dosyası için acil karar verilmesi gerekirken;
bekletilmesi de
yanlışlar zincirinin bir halkası değil midir?..
“Deve” misali olduk!..
Hani deveye “boynun eğri”
demişler de
o da “nerem doğru ki”
diye yanıt vermiş ya!..
Maalesef durum böyle!..
Toplum olarak,
sil baştan bir özeleştiri yapıp,
silkelenmezsek;
bu olayların daha beterlerinin
bizleri beklediğini
söylemek,
“kehanet” olmaz!..