Bu dil,
bizi
farklı yerlere
sürükleyecek…
Nitekim öyle de oldu…
Suç örgütü lideri
Alaattin Çakıcı,
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu
“kazığa oturtma”
tehdidinde
bulunursa,
diğer bir mafya yapılanması
lideri de
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya
“tasma takacağı”nı
söyler…
Kılıçdaroğlu, başkalarının
inanmadığı ya da yanlış dediği
söylemlerde
bulunsa da
ona verilecek cevap
bu olabilir mi?..
Bu ülkede, terör başta olmak üzere
birçok suç örgütüyle mücadele eden
bir bakana;
“Boynuna tasma takıp gezdireceğim”
denilmesi,
hoşgörüyle karşılanabilir mi?..
Biliyorum elbette…
Bazı muhaliflerin
bu sözler hoşuna gidiyor ama
o zaman
“kazığa oturtma”
söylemine de
kızmaya hakkınız olmayacak!..
Bu ülkede, siyasetçinin
kullandığı
ayrıştırıcı dil,
sağduyu sahibi herkesi
rahatsız ediyor…
Son olarak,
İYİ Parti
Genel Başkanı Akşener’in
“yanlış anlaşıldım” diye ifade ettiği
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a
“Netanyahu”
benzetmesi ve ardından
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın;
Rize olayından sonra
Akşener için
“Bugünler iyi günleri”
sözleri…
Böyle olmaz!..
Bir yanda
pandemi ve
ekonomik sıkıntılar,
diğer tarafta
çevremizdeki gelişmeler
ve dış dayatmalar
varken;
böylesine zor günlerde
birlik olması gerekenlerin
bu dili tercih etmeleri
asla doğru değil!..
Liderler,
demokrasinin
olmazsa olmazı,
siyaset kurumunun
yıpratılmasına
izin verirse,
bu mesele
gelir bumerang gibi onları bulur…
Tıpkı, mafya liderlerinin
kavgada bile söylenmeyecek ifadeleri
sarf etmesi gibi…
Dikkat etmezsek,
“yol” olur bu işler,
hem de
“su yolu”…