https://www.youtube.com/embed/ZLsP4b6YgZ8

Türkiye Sağlık Turizmi Konseyi Başkanı
Dr. Köksal Holoğlu,
yaygın TV'lerden
birinde,
sağlık turizminde
50 milyar dolarlık hedefin
hayal olmadığını
söylediğinde;
yıllar önce
Samsun'da kurulan
o derneği hatırladım…
Samsun'un mottolarından
biri "Sağlık kenti" idi…
Derneğe de
"Samsun Sağlık Kenti" adı verilmişti…
Dernek,
ulaşım altyapısı bakımından
Türkiye'nin
önemli şehirlerinden
biri olan
Samsun'u;
Doğu Avrupa ülkelerinin yanı sıra
Moldova, Ukrayna,
Rusya ve Gürcistan ile
Irak ve Suriye'den
gelecek hastalar için
bir sağlık merkezine
dönüştürecekti…
Hatta, dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı
AK Parti Samsun Milletvekili Yusuf Ziya Yılmaz,
bu yöndeki çabalara katkı vermek için
bir yolcu gemisi
satın almak bile istedi…
Dr. Köksal Holoğlu,
o zamanlarda da Samsun Sağlık Kenti Derneği'nin
başkanıydı. Herkes
önceleri bu işe sıcak baktı…
Öyle ya çarkların dönmesi için
yeni kaynaklara
ihtiyaç vardı…
En büyük müşteri devlet,
gün olur da
ödemeleri geciktirirse
halleri ne olacaktı?..
Samsun, dahası Dr. Köksal Holoğlu,
sağlık turizminde gelecek
olduğunu o yıllarda görmüştü…
O yıllarda
meseleye sıcak bakmayan
devlet bile
bugün sağlık turizmini teşvik etmeye
başladı…
Çünkü Türkiye, hem doktorların
becerileri hem sağlık altyapısı hem de tıbbi teknolojideki
üstünlüğünün yanı sıra,
hizmetin ucuzluğu
nedeniyle tercihte ilk sırayı aldı…
Dr. Köksal Holoğlu, TV'deki konuşmasında,
saç ekimi ve estetik cerrahi
başta olmak üzere
obezite tedavisi, kalp ve damar hastalıkları, diş tedavisi, romatizmal hastalıklar
ve fizik tedavi için
binlerce yabancının
Türkiye'yi tercih ettiğini
ve sağlık yatırımcılarına sağlanacak bazı bürokratik kolaylıklarla;
ülkenin
yılda 50 milyar dolarlık
bir gelir elde etmesinin
hayal olmadığını
söylediğinde;
"Samsun buna hazır mı?" diye düşündüm…
Bu şehirde birçok hastaneye, yurtdışından
hasta geliyor…
Hasta sayısı koronavirüs salgını nedeniyle
azaldı elbette…
Ancak, Samsun'da tedavi gören hastalar, şifa bulup
memleketlerine
döndüklerinde
doktorlarımızın başarılarını ve
gördükleri hizmeti anlattığını sanıyorum…
Bu yeterli mi?..
Bence "hayır"…
Mesele, Dr. Köksal Holoğlu'nun
ifade ettiği 50 milyar dolarlık pastadan
daha çok pay almaktır…
Sektörün paydaşları,
"Küçük olsun, benim olsun" anlayışının
sığlığına kapılmadan
"Büyük olsun, bizim olsun"
diyebilirse,
herkes kazanacaktır!..
Lokantacı, otelci,
ayakkabı boyacısı, taksici ve simitçi bile…
Dr. Köksal Holoğlu'nun
TV programında söylediklerini dinleyince,
herkesin bildiği meseleyi
bir kere daha gündeme getirmek istedim…
Neyimiz eksik,
yapamaz mıyız?..