Hani derler ya “40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi” diye… Aynen öyle oldu… Ekmek, zeytin, peynir, reçel, bal, turşu, taze ve kuru fasulye, pirinç, bulgur, kurutulmuş sebze; dahası çarşı pazarda ne satılıyorsa internet üzerinden almak mümkün!.. Genellikle kadınların kontrolündeki bu sistemlerden yine onlar yararlanıyor… Nerede ne var, ev hanımları hepsini biliyor ve birbirlerine de öneriyor… Muğla’dan Balıkesir’den Hatay’dan Kahramanmaraş’tan ve Kayseri’den tavsiyeyle bizler de bir şeyler aldık ve memnun kaldık… Samsun’da bu yöntemle, genellikle börek ve çörek yapan kadınlar ile el örgüsü giyim eşyaları satanlar var… Bu insanların arasında bir de Çarşamba’da sirke yapıp satan arkadaşlarım var. Karı-koca boş zamanlarında ev yapımı sirke üretip, internet üzerinden satış yapmış ve bayağı da ilgi görmüşler… Geçen yıl 300 litre sirke satmışlardı… Yanlış hatırlamıyorsam, dönemin İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok, “Her ev bir fabrika” sloganıyla e-ticaretle kadınlara kazanç kapısı açılması projesini gündeme getirmişti… Hatta, devletin evlerinde üretim yapan kadınlara; vergi ve sigorta kolaylıkları olacağını da sıralamıştı… Keşke, bizler de bu projeye destek verip, geliştirilmesi için çaba harcasaydık!.. Böyle bir “pandemi öngörüsü” olamazdı ama görünen o ki yeni bir hayat düzeni bizi bekliyor… Küresel güçler, bizi bu tür salgınlarla eğitimli toplumlar yapmayı sürdürecekse; e-ticaret daha da büyüyecek!.. Geç kalmış sayılmayız!.. Çalışkan Karadeniz kadınına gerekli eğitim ve maddi destek verilirse; dünyanın öbür ucuna kargoyla mısır ekmeği, lahana dolması ve turşu kavurması bile gönderir!.. Karadenizli kadınların, diğer bölgelerdeki hemcinslerinden neyi eksik?..