Kahvehanelerde Demokrasi… Hükümet, bir zamanlar işi gücü bulunmayanların vakit geçirdiği yerler olarak tanımlanan kahvehaneler ile kıraathanelere “serbest kürsü” ya da “siyaset meydanı” gibi anlam yüklüyor… Ticaret Bakanlığı, 3 sınıfa ayırdığı kahvehane ve kıraathanelere ilişkin yeni düzenlemeleri, ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşırken; 1. sınıf konumunda olan bu işletmelerde, en az 5 günlük gazete ve yine en az 100 değişik kitap bulundurarak “kütüphane” kurulması gerektiğini belirtiyor…Bu bana, 12 Eylül sonrasında kahvehanelerde kitap bulundurma zorunluluğunu hatırlattı…Kahvehanenin kitaplığında hangi yazarların kitaplarına yer verilecekti?.. O yıllarda, başının derde girmesini istemeyen kahvehaneciler tarafından kitaplıklara suya sabuna dokunmayan ucuz kitaplar konuldu… Kahvehanede, kağıt ve okey oynamak varken, kitap mı okunurdu?.. Amaç, kıraathane yapmaktı ama olmadı… Yeni düzenlemede kurulacak kütüphanelere alınacak kitaplar, çok önemli!.. Şimdi değil ama ileriki günlerde bunlarla ilgili olarak sosyal medya mecralarında ilginç haberler çıkacak!.. Özellikle de büyük kentler başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan!.. 5 günlük gazete konusu da önemli elbette… Yaygın basındaki keskinlikler de kahveci esnafı için sorun yaratacak, belki müşterisini kaybedecek!.. Bu yüzden yerel basının tercih edilmesi,herkes için her bakımdan yararlı olacaktır!.. Bulundukları şehrin insanına iş veren, vergisini şehrinde ödeyen, şehrinin sorunlarının çözümü için çaba gösteren yerel basının bu yöntemle desteklenmesi, bir anlamda kente sahip çıkmaktır!.. 12 Eylül sonrasında, Anadolu’nun birçok şehrinde valililer, bu yönde karar alarak, yerel basının güçlenmesini sağladı!.. Kahvehane ve kıraathaneler, “serbest kürsü” ya da “siyaset meydanı” haline dönüştürülmek isteniyorsa, yerel gazetelerin desteklenerek şehrin sorunlarına çözüm yolu önermek amacıyla fikri tartışma zemini yaratılması; aynı zamanda demokrasinin gelişmesine katkı sağlar!..