Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Deniz Elçileri Topluluğu Akademik Danışmanı Prof. Dr. Yusuf Demir, koronavirüs salgını sürecinde çevri kirliliğinde artış yaşandığını belirtti Demir, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, dünyanın yeniden kendine gelmesi ve daha yaşanabilir olması için herkesin üzerine düşenleri yerine getirmesi gerektiğini belirtti. Dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını nedeniyle doğa nefes aldı gibi görünse de evlere çekildikleri günlerde daha fazla atık oluşturarak çevreye daha fazla zarar verilmeye başlandığına işaret eden Demir, Birleşmiş Milletlerin son raporuna göre Türkiye’nin tatlı su kaynaklarının yüzde 45’inin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğunu vurguladı. Demir, var olan kaynağı böylesi hızla kirletirken su kullanımına daha da dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: “Özellikle salgın döneminde tüm dünyada temiz su kullanımı artmıştır. Türkiye’deki veriler, Mart 2020’den itibaren bireysel su kullanımının 4,5 kat arttığını göstermektedir. Bu artış sağlık açısından zorunlu görülmesine karşılık kontrolsüz ve bilinçsiz olması nedeniyle kaynaklarımız gittikçe azalmaktadır. Tek kullanımlık plastik şişe, kağıt bardak yerine matara, termos ya da kavanoz kullanmalıyız. Naylon poşet yerine bez çanta, evdeki çöpleri aynı yere atmak yerine onları ayrıştırarak geri dönüşüme kazandırmalıyız. Yeni sosyal hayatımızda artık maskeler var. Kullanmak zorunlu ama tek kullanımlık maske yerine yıkanabilir olanları tercih etmeliyiz.” Dünyada her bir dakikada bir milyon plastik şişenin satın alındığını, bunların yüzde 93’ünün geri dönüştürülemediğini belirten Demir, denize karışan plastiklerin yüzde 94’ünün suyun dibine battığını, her kilometrekarede 70 kilogram plastik olduğunun tahmin edildiğini aktardı. Dünya genelinde her yıl 2 milyar tondan fazla çöp üretildiğine dikkati çeken Demir, bunun 800 bin olimpik yüzme havuzunu dolduracak büyüklükte olduğunu, ayrıca her yıl 2 milyon ton kanalizasyon, endüstriyel ve tarımsal atığın su kaynaklarına karıştığını belirtti. Çevre için yapılabilecek çok şey bulunduğunu, hiçbir şey için geç kalınmadığını vurgulayan Demir, şu değerlendirmelerde bulundu: “Öncelikle, ‘üret, kullan ve at’ düzenine son vermeliyiz. İsraf etmek yerine elimizdeki kaynakları doğru kullanmayı öğrenmeliyiz. Virüsün yayılmasını önlemek için hijyen açısından tek kullanımlık ürünlere yöneldik ama bu da daha fazla atık oluşturdu. Daha fazla atık ne yazık ki yeni dünyanın kirli arka yüzü olan ‘yedinci kıta’yı büyütüyor. Yedinci kıta, Pasifik Okyanusu’nun ortasında 3,4 milyon kilometrekare genişliğinde, 7 milyon ton ağırlığındaki bir plastik yığınından meydana geliyor. İnsan atıklarının okyanusun ortasında dünyaya kazandırdığı yeni bir kıta var. Doğamıza, denizlerimize ve oksijenimize her zamankinden fazla ihtiyacımız bulunuyor. Dünya zor günlerden geçerken artık hem kendimize hem de çevremize bir kez daha bakmamız gerekiyor. Denizlerimizin ve kıyılarımızın kirlenmesini önlemeyi, kirlilikle mücadeleyi özendirmemiz gerekiyor. Gelecek nesillere yaşanabilir sağlıklı bir ortam bırakmaya iyi bir çözüm geliştirmek için yaratıcılık, yenilikçilik kapasitelerini geliştirmeliyiz.”