1. Tarihsel Arka Plan
Samsun, Karadeniz kıyısında yer alan ve birçok medeniyete sahne olan bir kenttir. Bu tarihsel çeşitlilik şehirde sadece kamu yapılarında değil, mahalli konut mimarisinde ve mahalle yaşamında da kendini gösterir. Özellikle 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında inşa edilen geleneksel evler, hem toplumun yaşam biçimini hem de ustaların mimari anlayışlarını yansıtır. Örneğin, bir araştırmaya göre Havza ilçesinde geleneksel evlerin plan tipleri incelenmiş ve bunların bölgenin sosyal ve ekonomik yapısıyla doğrudan bağlantılı olduğu görülmüştür.
Öte yandan, şehrin batı genişleme alanlarından biri olan Büyükoyumca Mahallesi (İlçe Atakum) gibi yerleşimlerde 17. yüzyıla dayandırılan bazı yapı örnekleri tespit edilmiş, zemin katı taş, üst katları ise ahşap malzeme ile yapılmış konutlar olduğu belirlenmiştir.
2. Geleneksel Evlerin Mimari Özellikleri
Geleneksel Samsun evleri, bölgenin iklim şartlarına, toplumsal yaşamına ve estetik anlayışına uygun biçimde geliştirilmiştir.
Plan tipi: Orta Karadeniz geleneksel konutlarında “iç sofa” ve “dış sofa” gibi mekânsal düzenlemeler bulunmaktadır. Şöyle ki; evin içinde ortak kullanım alanı olarak bir sofa yer alır, odalar bu alan etrafında konumlanır. Malzeme kullanımı: Zemin katlarda taş, üst katlarda ahşap kullanımı yaygındır. Bu, hem ısı yalıtımı hem nem kontrolü açısından geleneksel bir çözümdür.Dış cephe ve cumba: Ortak özellikler arasında geniş çıkmalı cumba bölümleri yer almakta; bu çıkmalar sokakla doğrudan ilişkiyi güçlendirirken evin formuna da karakter katar. ([Habertürk][5])
3. Mahalle Yaşamı ve Sosyal Dinamikler
Mahalleler sadece mimari yapıların bir araya geldiği alanlar değil; toplumsal ilişkilerin, komşuluk bağlarının ve gündelik yaşamın içselleşmiş biçimlerinin mekânla somutlaştığı yerlerdir.
* Samsun’un en eski yerleşimlerinden biri olan Kale Mahallesi’nde, taş döşeli sokaklar, Osmanlı dönemi ahşap‑taş konutlar ve hâlâ yaşatılan mahalle kültürü gözlenebilir
* Kırsal‑şehir geçişindeki mahallelerde, geleneksel yapılaşma ile modern yapılaşma arasında bir “dönüşüm” süreci yaşanmaktadır. Bu dönüşüm, göç‑kentleşme, imar değişiklikleri ve yeni yapı teknolojilerinin etkisiyle hız kazanmıştır.
4. Mimari ve Sosyal Dönüşümün Etkileri
Zamanla, geleneksel evlerin çoğu ya fonksiyonunu yitirmiş ya da yerini betonarme yapılara bırakmıştır. Bu süreçte bazı önemli etkiler gözlemlenmektedir:
* Yapıların bakım ve restorasyonu külfetli hale gelmiş; genç kuşaklar daha modern ve düşük bakım gerektiren ya da daha merkezi konumlu konutları tercih etmiştir.
* Geleneksel mahalli yapı tipolojilerinin korunması için akademik projeler başlatılmıştır. Örneğin, OMÜ tarafından Atakum’daki geleneksel konut mimarisi belgelenerek gelecek nesillere aktarılmak üzere çalışmalar yapılmaktadır.
* Sosyal anlamda mahalle dayanışması, ortak kullanım alanları ve komşuluk ilişkileri eski formunu yitirmekte; yüksek apartman yaşamı ve bireysel konut anlayışı bu yerleşimlere farklı bir kimlik kazandırmaktadır.
5. Koruma ve Geleceğe Aktarım İçin Öneriler
* Tarihi mahallerde yer alan geleneksel konutlar tescil edilmeli, kentsel dönüşüm süreçlerine bu yapıların korunması açısından öncelik verilmeli.
* Yenileme veya yeni yapılaşma sırasında geleneksel plan tipolojilerinden (sofa‑oda ilişkisi, cumba, malzeme kullanım ekonomisi) esinlenen modern yorumlar geliştirilmeli.
* Yerel halkın geleneksel yapıların değeri konusunda bilinçlendirilmesi, sözlü tarih kayıtlarının yapılması ve yapı sahiplerinin desteklenmesi gereklidir.
* Mahalle ölçeğinde sosyal yapıyı destekleyen mekanizmalar oluşturulmalı; mahalle bazlı dayanışma, ortak kullanım alanlarının korunması ve yeşil alan niteliğinin sürdürülebilirliği üzerinde durulmalıdır.