Samsun’da
üst üste gelen iki yargı kararı
karşısında,
o güne kadar
karamsar olanların,
rahat bir nefes aldığını
hissediyorum…
Bir tarafta Büyükşehir Belediyesi’nin
“kıyı kenar kanunu”na aykırı olarak
yaptığı 153 Kent Yönetim Merkezi,
diğer tarafta da
Çarşamba Ovası’nın göbeğine
konuşlandırılan
biyokütle enerji
santrali…
Güçler karşısında
bağımsız yargı,
yasalar çerçevesinde
doğru kararı vermiştir!..
Aslına bakarsak,
153 Kent Yönetim Merkezi de
biyokütle enerji santrali de
doğru ama yanlış yerde
yapılan yatırımlardır…
Ta başından beri
takip edenler bilir…
Yatırımcı firmaya,
Çorum’un Mecitözü İlçesi’ndeki
gibi
bir araziyi
Samsun’da tercih etmeliydin,
denilmedi mi?..
Çarşamba Ovası’nın yer altı sularının
çekileceği ve böylelikle
tarımın
büyük ölçüde zarar göreceği söylenmedi mi?..
Aynı biçimdeki uyarılar,
153 Kent Yönetim Merkezi
inşaatı için de
ifade edilmedi mi?..
İnşaat Mühendisleri Odası,
bu uyarılar dikkate alınmayınca;
dava açmak zorunda kalmadı mı?..
Hem Büyükşehir hem santral firması,
“biz yaparız” diye
kimseyi umursamadı ama
“kazın ayağı” öyle değil…
Gün gelir, geç de olsa
adalet yerini bulur!..
Adalet güzel şey,
dinimizin de temeli zaten!..
Ancak,
bu işin böyle biteceğini
sanmam!..
Çünkü geçmişte yaşanan
benzer olaylar,
içimi kemirmiyor değil!..
Satralin sözünün edildiği ve
sessiz tepkilerin
yükseldiği ilk
ilk günlerde,
mobil santrallerin
hikayesini yazmıştım…
Halk sokaklara dökülmüştü,
AK Parti
Tekkeköy Meydanı’nda
“santral çalıştırılmayacak” diye
söz vermişti…
Dönemin AK Parti Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir,
baskılara boyun eğmeden
mobil santraller için TBMM Araştırma Komisyonu kurulmasını sağlamıştı…
Ne oldu sonunda?..
Samsun’un Tekkeköy İlçesi’nde
kurulan
6 no’lu fuel-oille çalışacak iki
enerji santraline devlet,
bacası tütmeden
5 yılda toplam
250 milyon lira
ödedi…
Firmalar, alım garantisi ile
anlaşma sağlamıştı…
Üç yıl önce bunları hatırlatarak,
Çarşamba’daki
santralin akıbetinin de bu olabileceğini
yazmıştım…
Yani, yazı da tura da
onlara kazandırıyor…
Takip edelim bakalım,
öyle mi olacak?..