<iframe title="YouTube video player" src="https://www.youtube.com/embed/6EBxIBkaphI" width="560" height="315" frameborder="0" allowfullscreen="allowfullscreen"></iframe> Cümle alem şunu iyi bilsin ki; bu millet, balık hafızalı değil…. O yüzden Avrupa Birliği başta olmak üzere Türkiye üzerine yazılan senaryolara karşı milli reflesk gelişmiştir… Geçenlerde, Yunan Milli Marşı’nın sözleriyle ilgili olarak bir metin elime geçti… Onu gördüğümde, Yunanistan ile ilgili düşmanlık içeren ne ifade varsa, ortadan kaldırılmasını isteyen AB’nin iki yüzlü tavrına, bir kere daha tepki gösterdim… Topal Osman’ın mezar taşındaki ifadelere bile tahammül gösteremeyenler, o milli marşın güftesine neden sessiz kalmışlardı?.. Hatta, daha da ileri giderek, resmi kurum ve kuruluşlardan Atatürk’ün fotoğrafları ile veciz sözlerinin kaldırılmasını istemişlerdi… Bizden, iki ülke arasında düşmanlıkları hatırlatan her şeyi silmemizi isteyenler, Yunan Milli Marşı’ndaki <strong>“düşmanlık ötesi”</strong> ifade için aynı şeyleri söyleyememişlerdi… Bizde olunca <strong>“ırkçı-faşit”</strong> onlara gelince o ifadeler demokratlık!.. İşte o sözler: <strong>“Derin okyanus, işte böyle uğuldasın isterdim.</strong> <strong>Ve dalgasında boğulsun, her Türk tohumu.</strong> <strong>Neden muharebeye yavaşladı bir an?</strong> <strong>Neden azaldı dökülen kan?</strong> <strong>Hem palaskalar, hem kılıçlar</strong> <strong>Etrafa saçılmış beyinlere,</strong> <strong>Baştan başa yarılmış kafataslarına,</strong> <strong>Kımıl kımıl oynayan iç organlarına bulanmış</strong> <strong>Köpekler azalıyordu</strong> <strong>Ve Allah diye bağırıyorlardı, Allah!</strong> <strong>Fakat Hristiyanların dudakları daha doğruydu.</strong> <strong>Ateş diye bağırıyorlardı ateş!</strong> <strong>Aslanlar gibi vuruşuyorlardı.</strong> <strong>Hep ateş! diye bağırıyorlardı.</strong> <strong>Ve pislikler ölüyorlardı,</strong> <strong>Allah diye böğürerek.</strong> <strong>Pis kanları nehir olmuş</strong> <strong>Ovada akmakta</strong> <strong>Masum otlar su yerine</strong> <strong>Kan içmekte</strong> <strong>En cesurları sarsıldı</strong> <strong>Kör adımlarıyla</strong> <strong>Korint’ten kovuldular.</strong> <strong>Saklandılar ve kaçtılar.</strong> <strong>Ölüm, meleğini gönderir,</strong> <strong>Kıtlık ve hastalıkla dolar</strong> <strong>İskelete benzer şekilleri,</strong> <strong>Yürürler öyle yan yana.</strong> <strong>Çimlerin üzerinde uzanıyor</strong> <strong>Ve her yerde ölüyorlardı</strong> <strong>Sefil ve umutsuzca</strong> <strong>Bu terk edilmiş sefil artıklar.”</strong> Bu dehşet ifadeler bizde olsaydı, Avrupa’nın hiçbir yerinde milli marşımız çalınmazdı… Hem dini hem de fikri inancımda; hangi ırktan, dilden ve dinden olursa olsun, insanı sevmek vardır… Düşmanlıkların fitilini ateşlemek, bizim işimiz değildir… Atatürk’ün<strong> “Yurtta sulh, cihanda sulh”</strong> sözü, bu ülke için yol haritasıdır… Ancak, şu yaşananlar bizlere bir kere daha gösteriyor ki, Atatürk’ün tanımladığı millet kavramı içinde, bizlerin bizden başka dostu yoktur!.. Omurgasızlıklarıyla bizlere her bakımdan ders vermeye kalkışanlara inat, değerlerimizle birlikte hem demokratik hem ekonomik gelişmelerle bu milleti çağdaş medeniyetlere taşımak, hepimizin görevidir… Yoksa, bu milleti tarih sayfalarından silmek isteyenlerin kirli senaryoları asla bitmeyecek, değişik adlarla karşımıza çıkacaktır… <strong>“Türk, öğün, çalış ve güven”</strong> diyen Atatürk’ün ifadesiyle aklı kullanarak çok çalışacak ve bunun sonucunda da güven oluşacaktır!.. Bizi her bakımdan geliştirecek reçete budur!.. Bunun dışında çare arayanlar, yolu şaşırarak, siyaseten kaybolmuştur!.. O nedenle bizi, birbirimize düşürmek isteyenlere fırsat vermeyerek; bir olalım, iri olalım, diri olalım!..