https://youtu.be/Ff4x1OfCSYc
Bazı kurum ve kuruluşlarda
işler neden
aksamaktadır?..
Para mı yok,
teknik donanım mı
eksik,
yetkide
sorun mu var?..
Buna inanmıyorum…
Bu ülkede, yokluklara rağmen
nelerin ortaya çıkarıldığını
biliyorum…
O yüzden bu aksaklıkların başlıca nedeni,
“imkansızlık”
değil, kifayetsizliktir!..
İşlerin, “yandaş”, “candaş”,
“yoldaş” gibi kavramlarla
kayrılan
ehliyetsiz
birtakım kişilere
verilmesinin
bedelini,
maalesef
sorumlular yerine
devlet ve dolayısıyla
millet ödemektedir…
“Kifayetsizlik” dedim de…
İngilizlerin mealen
hatırladığım bir atasözü var:
“Birinci sınıf yöneticiler,
birinci sınıf elemanlarla,
ikinci sınıf yöneticiler de
3. ve 4. sınıf elemanlarla çalışmak ister ki,
kendi yetersizlikleri
ortaya çıkmasın”…
İngilizleri geçelim de
öze bakalım!..
Nisa Suresi 58. ayet,
“Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor” diyor…
Yüce Peygamberimiz de asabıyla
sohbet ederken,
“Emanet zayi edildiğinde, kıyametin kopmasını bekleyin”
dediğinde, ona
“Ya Resulallah, emanetin zayi edilmesi nasıl olur?” diye soruluyor. O da, “Görev ehlinden başkasına verildiği zaman kıyameti bekleyin” diye buyuruyor…
Buhari de bizlere Yüce Peygamberimizin şu hadisini
aktarıyor:
“Toplum düzeninin altüst olmasının en büyük sebebidir, işi ehline vermemek”…
Anlamamakta ısrar edenlere
Mevlana’dan da
bir hatırlatma yapalım mı?..
“Hiç gördün mü, vücut tilki olsun da baş insan olsun. Vücut tilki ise baş da tilkidir”…
Şöyle arkaya yaslanıp,
çevremizdeki
birtakım gelişmeleri
hatırlayacak olursak;
Allah’ın adını sıklıkla
anıp,
onun kelamını hiçe sayanlara
ne demek gerekir?..
“Emanetin zayi edilmesi”nin sonucunda
bizi bekleyen
felaketi, Yüce Peygamberimiz hatırlatmadı mı?..
“Kıyamet alametleri”
başka nasıl olacak?..
Kendilerine
şatafatlı
makamlar yapan,
milletin parasıyla
lüks otomobillere binen,
rekabet aramaksızın
ihaleleri yandaşlara veren,
eş dost kayırmacılığıyla
görevleri ehliyetsiz kişilere
teslim eden,
hak ve hukuk kavramlarını
hiçe sayanların her biri
“emaneti zayi”
etmiyor mu?..
Devam edelim mi?..
Mevlana’nın “Vücut tilki ise baş da tilkidir” sözü;
kimleri işaret ediyor?..
“At binicisine göre kişner” atasözü boşuna mıydı?..
Bir yandan
“ehliyet, liyakat, samimiyet ve sadakat”
diğer yandan
aksi eylemler!..
Eskiden “söz”
vermek
“namus” demekti…
Ağızdan çıkan
söz; çekten, senetten değerliydi…
Şimdi, şahitli ve imzalı taahhütlerin
bile anlamı kalmadı artık!..
Yalancılık, dolandırıcılık ve sahtekarlık
almış başını gidiyor…
Her geçen gün biraz daha
çürümüşlük girdabına
sürüklenen toplumu;
bizi biz yapan değerlerle yeniden ayağa kaldıramazsak,
Yüce Peygamberimizin hadisinde ifade ettiği
o “Kıyamet” yaklaşıyor demektir!..
Vatandaşın üç kuruşuna göz diken
stokçular,
hileli mal çıkaranlar,
etikette başka, kasada başka ücret talep eden
sahtekarlar,
müşterisinin malını eksik tartanlar ve
düzenbazlıklarla
tüyü bitmemiş yetim
hakkına el uzatanlar!..
Bu kirlenmişlik içinde;
devleti ve milleti
düşünerek,
her türlü haksızlığa
namusluca direnen
insanların,
Allah yar ve yardımcısı
olsun!..