Ne demek; bir insanın
hasta annesine, sosyal medyadan
hakaret etmek?..
Bu annenin
oğlunun
İçişleri
Bakanı Soylu
olması,
ne fark eder?..
Onun da başkasının
da
annesi kutsaldır!..
Bu nasıl bir ahlak,
bu nasıl bir cesaret?..
İfade özgürlüğünü,
"hakaret özgürlüğü"ne
dönüştürenlere fırsat verenler,
gün gelip
bu tür
hakaretlerin
"bumerang" gibi kendilerine
döneceğini görecektir!..
Ya buna ne diyelim?..
Samsun'da bir eşeğin çenesini
metal telle
bağlayıp, hayvanı
en acımasız bir biçimde
ölüme
terk edenler?..
Bu nasıl bir ruh halidir?..
Allah'tan iyi bir insan
olayı gördü de
hayvanı kurtardı...
Yine aynı günlerde
Samsun'da bacakları kesilen
köpeğe, bu zalimliği
yapan ya da yapanlar
ne olacak?..
300-500 lira cezayla
kurtulacak mı?..
Nerede,
hayvan hakları yasası?..
Bu zalimlikleri yapan
hasta ruhlu insanların aramızda
dolaşmasına izin mi verilecek?..
Bunlara,
para cezasının yanı sıra,
psikolojik tedavi uygulanması
ve ardından da
"ibreti alem" için
hayvan bakım merkezlerinde
çalıştırılması gerekmez mi?..
Geçen haftadan başladık ya
devam edelim...
Otizmli
çocuğu
darp eden
kurye,
bez bebekle
dilenen
kadın ve
oğlu ile gelini tarafından dolandırılan
anne...
İstismar suçundan yattığı
cezaevinden çıkarken,
utanması gerekirken
kendisini
davul zurna ile karşılatan
sözde adam!..
Ne günlere geldik?..
Son bir hafta içinde
gözüme çarpan
olayları yazdım...
Bu gidişat, hayra alamet değil!..
Ülkede fakirlik var, işsizlik de...
Bu sıkıntıları
bir biçimde çözmek
elbette mümkündür!..
Ancak, toplumdaki bu ahlaki çürümenin
önüne nasıl geçilecek?..
* *
Ateş, su
ve ahlak arkadaş olur...
Güzel günler geçirirler. Birlikte
eğlenir, gülerler...
Üçü de birbirlerini çok sevmiştir...
Günün birinde
ormanda
dolaşırlarken,
"Kaybolursak birbirimizi nasıl
buluruz?" sorusu akıllarına takılır...
Ateş, "Kolay" der. "Ben kaybolduğumda alevlerden ya da dumanlardan nerede olduğumu anlarsınız."
Su, ateşin ardından
"Sesimden beni hemen bulabilirsiniz" der...
Ahlak iç çeker
ve endişeyle cevap verir:
"Kaybolursam, beni bir daha bulamazsınız."
* *
Bu ülkede açlık ve sefalet
çekilen
yıllar oldu...
Ekmeği karneyle aldık...
Akaryakıt, tüpgaz, şeker,
margarin ve likit yağ kuyruklarına da girdik!..
Yamalı pantolon,
tornistan ceket de giydik!..
Ancak,
bunca
sıkıntılara rağmen
böylesine
vicdansızlıklara
tanık olmadık!..
Bence iş ve aş
kadar, değerleri
ayakta tutacak
sağlam
adımlara ihtiyaç vardır!..
Unutmayalım ki;
yeni dünya düzeninde
emperyalizm,
yer altı ve yer üstü kaynaklarına göz dikilen
ülkelerde; savaş değil,
toplumda ahlaki
çürümeleri
tetikleyecek
hamleler yapıyor...
O yüzden
huzurlu bir toplumu
oluşturmak için
herkes
gerekli tavrı göstermelidir...
"Elimden bir şey gelmiyor"
deyip, kenara çekilmek yok!..
Peygamber Efendimiz, bakın
ne diyor:
“Eğer bir kötülük görürseniz, elinizle; elinizle de düzeltmeye gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğz edin!"
Yani, yanlışlara karşı
elimiz ya da dilimizle olmasa
bile kalben
tavır almak,
kötülerin cesaretini kıracaktır!..