Güneş, jeotermal, dalga ve rüzgar gibi doğal süreçlerden elde edilen ve adına <strong>"yenilenebilir enerji"</strong> denilen bu sisteme, kim karşı çıkar?.. Ülkenin enerjiye ihtiyacı var elbette... <strong>"Yenilenebilir enerji"</strong> tanımı içinde yer alan biyokütle santraline de... Ancak, yer seçimi önemli elbette... Toplum içinde oluşan hassasiyetleri inatla görmemezliğe gelerek, kafaları karıştırmaya çalışmak; insanların aklıyla alay etmektir... Birinci sınıf tarım arazisine bu santralin kurulmasına önayak olanlar, Eğercili'de <strong>"GES Projesi"</strong> yapsaydı, böyle tepki çeker miydi?.. Yer altı suları ve tarım alanları zarar görmeyecekse, hava kirliliği olmayacaksa, neden karşı çıkılsın ki?.. Neden GES değil de BES diye sorarsanız, para meselesi yani <strong>"daha çok kazanç var işin içinde"</strong> derim... Özel sektör mantığı bu ama İlkadım Belediyesi, hem toplumsal duyarlılıklar hem de ülkeye karşı olan sorumluluklar gereği, <strong>"GES Projesi"</strong>ni gündeme getirmiştir... Temiz enerjiye itiraz var mı?.. İlkadım Belediyesi'nin Ahullu yöresinde 25 dönüm alan üzerine kuracağı <strong>"güneş enerji santrali"</strong> sayesinde, yılda 4 milyon 390 bin kilovatsaat elektrik üretilecek... İlçe belediyeleri arasında bir ilki gerçekleştirecek olan Necattin Demirtaş, boş bir arazideki GES Projesi ile hem belediyeye hem de ülkeye kazandıracak!.. Belediyeler artık üretmek zorundadır!.. Lokanta, kafeterya, düğün salonu, otelcilik gibi hizmetler yerine, istihdam da yaratacak büyük projelere yönelinmesi kaçınılmazdır!.. Yoksa, belediyeler bankaların cenderesinden kurtulamayacaktır!..