<article id="post-35974" class="kanews-article kanews-section-box kanews-article-1 post-35974 post type-post status-publish format-standard has-post-thumbnail hentry category-samsun"> <div class="kanews-article-content entry-content"> <div class="entry-content-wrapper"> <div class="entry-content-inner"> Büyükşehir Belediyesi, sahillerde etkin çalışma yapmıyor… Yaptı da ne oldu sanki?.. Alaçam sahillerinde bütün dünyada koruma altına alınan kum zambaklarını, yasak olmasına rağmen iş makineleriyle biçti geçti… Samsun Büyükşehir Belediyesi, Tekkeköy’ün Costal yöresi sahilindeki çöpü de görmemezliğe geldi… Sosyal medyada yükselen tepkileri kısıtlı imkanlarla görevi olmadığı halde Tekkeköy Belediyesi duydu ve sahili kum zambaklarına zarar vermeden temizledi… Dün de Atakum sahillerinden Samsun Medya Grubu <strong>“İhbar Hattı”</strong>na çirkinlik abidesi görüntüler ulaştı… Vatandaşlar, <strong>“Burası, Yılanlıdere Çöp İstasyonu değil,</strong> <strong>mavi bayraklı Atakum sahili”</strong> diye tepki gösteriyordu… O görüntüler, gerçekten de Karadeniz’in incisi Atakum sahillerine hiç yakışmıyordu… Vatandaş sonuna kadar haklıydı… Ancak, <strong>“eğri oturup, doğru konuşmak”</strong> gerekirse; Nasrettin Hoca’nın dediği gibi <strong>“Hırsızın hiç mi suç yok”…</strong> Bu çöp yığınları, uzaydan inmedi ya!.. Çevreyi kirletmenin ne anlama geldiğini bilmeyen umarsız insanların bıraktığı çöplerin görüntüsü, bu şehrin turizm iddialarıyla tezattır!.. Samsun Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve diğer kurumlar, sahillere <strong>“Mavi Bayrak”</strong> almak için az uğraş vermedi… Çünkü, <strong>“mavi bayrak”</strong>, bu şehrin turizmi için önemli referanstı… Adamlar, bilmiyor elbette… Yediğini içtiğini atıyor kumsala… Demek ki bu insanlar evlerinde de böyle!.. Büyükşehir Belediyesi’nin sahil temizliği ve bakımı konusundaki notu düşüktür… Ama buna sebep olan vatandaşlar ikmale değil, sınıfta kalmıştır… Bu, bir bilinç meselesidir aslında… Bir anekdot anlatacağım… Uzun yıllar önceydi… Samsun’dan bir grup gazeteci Çorum’a bir haber takibi için gitmişti… Arkadaşlar işini bitirmiş parkta dinlenirken, içlerinden biri yediği kabak çekirdeğinin kabuğunu yere atıyordu… O sırada küçük bir çocuk, bankta oturan gazeteci arkadaşa yaklaştı ve sordu: <strong>“Yabancısınız galiba?”</strong> Arkadaş şaşırmıştı. Bu çocuk nereden anlamıştı yabancı olduğunu… Bu defa o sordu: <strong>“Nereden anladın?”</strong> Çocuk, gururla başını kaldırdı <strong>“Abi, bizim burada</strong> <strong>sokağa yemiş kabuğu atmazlar. Ayıp sayılır”</strong> dedi… Arkadaş, bu sözler karşısında dondu kaldı… Böyle bir cevap hiç aklına gelmemişti… Küçük bir çocuğun verdiği ders, şehirlilik bilincinin ta kendisiydi… Ailede, okulda ve çevrede bu bilinç geliştirilmişti… Ne diyelim?.. Kutlukent’in o güzelim sahillerini hafriyat deposu olarak kullanan bir zihniyetten; bu bilinci geliştirmeyi beklemek, hayalciliktir elbette!.. </div> </div> </div> </article>