Bugünlerde de
gündemde olan
marketlerdeki “fahiş fiyat”
yakınmaları,
bu ülkede hiç bitmemiştir!..
Nedeni basittir aslında…
Enflasyon ve bunu
fırsat bilen
aç gözlü,
istifçi
tekelcilerdir…
Çünkü,
ekonomik güçsüzlük içinde
savunmasız bırakılan
küçük esnafın eli kolu bağlanmış,
rekabet etme şansı
kalmamıştır…
Hatta, böyle zamanlarda
yaşaması mucizedir!..
Sattığı malı, aynı fiyata rafa koyamamak
ne demektir?..
Bu gidişatın sorumlusu,
her sokak başına zincir marketleri
açan
ekonomik politikaların
savunucularıdır…
Çünkü, “Bakkal amca”
aradan çıktığında;
parayı toplamak daha kolay
olacaktır!..
Tabii ki
sadece bakkal mı
küçük çaplı gıda toptancıları da
aradan çıkmaktadır…
Bakkalın yok olmasının;
ekonomik açının yanı sıra,
sosyolojik bakımdan da
sıkıntısı vardır…
Mahallelilik duygusu içinde
yaşatılan dayanışma ve paylaşma,
bakkalın yok olmasıyla
sekteye uğramıştır…
Geçenlerde, misafir olduğum
yakınımın evine meyve almak için
mahallenin manavına gittim.
Aldığım ürünlerin
toplamında
1 lira 70 kuruşluk bir küsurat vardı.
Manav onu almadı. Şaşırdım ve sordum, “Markette olsaydı, bırakmazlardı” dedim…
Manav, Gürbüz Camii’nin çevresindeydi
ve orada
yan yana iki büyük zincir marketin şubesi vardı…
Ama ben oradan alışveriş yaptım ve
dert dinledim…
Bakkal, manav, kasap
ile terzi gibi küçük esnaf
ve sanatkar yaşamalıydı…
Çünkü küçük esnaf,
toplumun çimentosuydu…
Hangi mahalle bakkalı ya da manavı,
talep halinde
komşusuna veresiye
alışveriş yaptırmaz?..
Zincir markette,
paran ya da kartın
olmadan bir tane ekmek
al da görelim bakalım!..
Bu gidişata epeyden beri
kafayı taktığım için
biraz uzattım ama
gerçek böyle maalesef!..
Bu ülkede, sebze ve meyvede de
tekelleşme var…
İthal meyvenin de
yerli sebzenin de
satıcısı bellidir.
Fiyatları da bunlar belirler!..
Mesele,
marketlerin denetlenmesinden çok onlara “fahiş fiyat” fırsatı veren
sistemi ortadan kaldırmaktır…
Marketlerin açılması şartlara bağlandı ama
yeterli mi?..
Zincir marketler,
paranın
gücü ile istediği ürünü
daha fabrikadan çıkış yapılmadan
peşin fiyata
iskontolu alıyor…
Bu durum, hem o marketin hem de üretici firmanın işine geliyor…
Kim uğraşacak,
bakkal ya da küçük marketin çekiyle, senetiyle?..
Sistemi konuşmak
gerekir!..
Bu “saadet zinciri”
tüketicinin
lehine
çevrilmedikçe;
fırsatçılar
her zaman yeni imkan bulacaktır!..
Çalınacak şeyleri masaya bırakırsak,
çalacak birileri mutlaka çıkar!..
Yani, devlet esaslı önlemler alarak,
fırsatçılığa izin vermezse,
sorun önemli ölçüde çözüme kavuşur!..
Yok şöyle yok böyle deyip,
kafa ütülemeye gerek yok!..
Meselenin özü budur!..