Gurur duymayalım mı?.. Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi, İstanbul Medipol Üniversitesi ve TÜBİTAK işbirliğiyle sürdürülen; koronavirüs için “umut” olarak nitelendirilen ilaç çalışmasına birileri çıkıp, “adam sende” diye burun kıvırabilir ya da “boş işlerle uğraşıyorlar” diyebilir!.. Hiç önemli değil!.. Bu ülkede, hiçbir şey üretmeden lafla peynir gemilerini yürütenler; başkalarının memleket ve insanlık hayrına yaptığı işleri küçümseyebilir… Çünkü böyleleri, hiçbir dönemde güzel gelişmeleri hazmedememiştir!.. Fesatlığın olduğu yerde de üretmek, gelişmek ve büyümek işte bu yüzden her zaman çok zor olmuştur… Dünyayı kasıp kavuran “koronavirüs belası” karşısında eli kolu bağlı oturmak ve başkalarından gelecek aşıyı beklemek yerine “Başka bir hastalığa karşı kullanılan ilacın koronavirüs tedavisinde güçlü etki potansiyeline sahip olduğu” saptanan projede, Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Durdağı başta olmak üzere bu çalışmada görev alan bilim insanlarına, hissiz kalmak mümkün müdür?.. Tıbbi ifadelerle kafanızı karıştırmak istemem!.. Ancak, Faz-2 çalışmalarına başlanan projede, montelukast adlı molekülün; virüsün hücreye girmesini ve hücre içerisinde çoğalmasını engellediğinin anlaşılmasından sonra, ilaç için “umut” ifadesinin kullanıldığını öncelikle söylemeliyim… Yani, “umut” boş bir söz değil!.. Proje kapsamında, sanal tarama ve moleküler modelleme çalışmaları için geliştirilen özel algoritmayla, Bahçeşehir Üniversitesi laboratuvarlarında 15 binden fazla molekülün, bilgisayar ortamında tarandığını, seçilen 25 moleküle, biyolojik testler uygulandığını da belirtmeliyim… Bu arada, Faz-2 çalışmalarına kısa sürede 8 farklı merkezde başlanacak ve bir aksilik çıkmadığı takdirde, “umut ilaç” ağustos ayında insanlığın hizmetine sunulacak!.. Hem insanlık hem ülkem adına gururlanmayı kendimde hak görüyorum…. Tıpkı, bizlere paramızla dahi verilmeyen İHA ve SİHA’ları ürettiğimizde göğsümüzün kabardığı gibi… Allah, bu memlekette yıkanlara fırsat; üretenlere de dert vermesin!..