Bu memleket ne çektiyse,
riyakarlıktan çekti...
Adam; "Demokratım"
diyor,
demokrasinin
askıya alındığı
darbeleri,
savunmaya kalkışıyor...
Adam; "özgürlükçüyüm"
diyor, başkalarının
giyim kuşamına karışıyor...
Adam; "Müslümanım" diyor,
yalan, iftira ve kumpaslarla
insanların
hayatını karartıyor...
Adam; "Allah'tan korkarım" diyor,
kamu malını çalıp, çırpıyor...
Rahmetli Cemil Meriç'in
şu sözü,
bu riyakarlığı
öyle güzel anlatıyor ki...
"Bu memlekette, sağcı-solcu, ilerici-gerici yoktur. Bu memlekette namuslular ve namussuzlar vardır"...
Kavram kargaşası içinde,
at izinin it izine
karışması ve
atın önüne et, itin önüne de ot konulması
tesadüf değildir!..
Özdemir Asaf,
"Bütün renkler kirleniyordu,
önceliği beyaza verdiler"
dizelerinde,
önce toplumda
güven abidelerinin
hedef seçildiğini
hatırlatmıştır!..
Bu ülkede,
namuslu insanları hedef seçip
"İtibarsızlaştırma"
operasyonlarıyla
toplum gözünde
küçük düşürmek,
bu oyunun
en önemli silahıdır!..
Kaç insan işinden oldu,
kaç insan hapis yattı,
kaç insan onuru yüzünden intihar etti!..
Türkiye, her şeyin sahtesinden
kurtulmak zorundadır...
Nasıl mı?..
Tıpkı yaralı kuşun,
Hz. Süleyman'dan
istediği gibi...
Bir gün yaralı bir kuş, Hz. Süleyman'a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır. Ve ona sorar;
"Bu kuş senden şikayetçi, neden kanadını kırdın?"
Derviş kendini savunur;
"Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı."
Bunun üzerine Hz. Süleyman, kuşa döner ve der ki;
"Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikayet ediyorsun?"
Kuşun kendisini savunması, Hz. Süleyman'ı da şaşırtır;
"Efendim, ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı, hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah'tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım."
Hz. Süleyman, bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister. "Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın" diye emreder. Yaralı kuş o anda; "Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın" diyerek öne atılır.
"Neden?" diye sorar Hz. Süleyman. Kuş sebebini şöyle açıklar;
"Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar... Siz en iyisi mi bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın... Çıkartın ki benim gibi kuşlar, bundan sonra aldanmasın."
Yani, toplumun
değerleri
üzerinden
halkı aldatanlara
fırsat verilmezse,
bu kısır çekişmeler sona
erer ve
huzur gelir!..